YENİDEN
BAŞLAMAK
Bahar aydınlığında gül tadında, yaseminlerde şadırvan
serinliği duyup tesbih çekerken;güvercinler yer
ile mescit kubbesi arasında kanat çırpıyor.Konak
Saat Kulesi’ni yalayan körfez esintisi baharı
öpüyor adeta.Her biri kendi havasında insanlar
dolaşıyor.Biri de benim tabii...
Kimisi oturmuş kanepelerde, kimisi baharı kutluyor
. Değişik görüntüler, farklı bakışlar,çeşitli
yaşlar,türlü türlü başlar var.Gençler hayallerle
konuşuyor besbelli.Sevgiden, aşktan söz ediyorlar.Sınavlardan,
gelecekten bahsedenler de var. Yaşlılarsa kucaklaşmış
gibi hatıralarla.Kimisinin yüzünde hüzün,kimisinde
tebessüm var.Bazısının da yüzü bir kitap gibi.Hepsinde
parça parça kendimi görüyor gibi oluyorum.
Bir zamanlar ben de çocuktum.Şu oynayan çocuklar
gibi.Mevsimler dolusu değil ama zaman zaman coşmadım
değil.Fakat hep bahara, hep bahara koştum.Gül
düşleri çok gördüm.Çocukluğumdan ne mi hatırlıyorum?Belki
de toparlanması en zor hayat dilimi.
İçimdeki çocuğu taşımakla beraber, saçlarımdakı
akların kaybolmayacağını artacağını,rüya güzelliği
içerisinde ümit dolu günlere beni götürecek bir
mucizenin de olmayacağını biliyorum.Gülü nasıl
severdim...Hala severim.Şiiri nasıl severdim...Hala
severim.Hayır hayır, onlarca yılın gerisine giderek
acı çekmek istemiyorum.Bu kalabalık arasında öksüz
ve yetim bir yalnızlık ta yaşamak istemiyorum.
Sesler birbirine karışıyor.Duygularım birbirine
karışıyor.Çiçekler, güvercinler ve bu tatlı hava
asil düşünceme çabuk getiriyor beni.Ne diyordum?Bu
baharı kutlamak istiyorum.
Gül donanması şiirler ve güzel anılarla bu baharı,
kutlu bir bahar gibi kutlamak istiyorum.Ve bir
söylev vermeliyim bu meydana özgü.Sevgiye dair,arkadasliğa
özgü.Dostluğa dair, kardeşliğe özgü:
“-Selam,
Bahar aydınlığında, gül tadında selam,
Diriliş muştusu veren mevsime selam!”
Bununla bitmeyecek selamım tabii:
“-Allah’ın ipiyle sımsıkı sarılın.İnananlar kardeştir
zira.Sevgiyi çoğaltalım, sevinci paylaşalım; kardeşliğin,
dostluğun tadına varalım!”
Tam bu esnada kaset satıcısının teybinden yükselen
bir türkü hayallerimden uyandırıyor:
“........................................
dardayım ben dardayım
malum dört duvardayım
ne gelen var ne giden
her gün isyanlardayım”
Evet dedim.İsyanlar, sessiz isyanlar.Bocalar gibi
oldum.Gül düşüncesi mi çoğalıyor,isyanlar mı?
Mutluluklar mı artıyor, kuşkular mı? Kesik kesik
düşüncelerimi kesen diğer sesler:
“-Kazı kazan, kazı kazan”
Öteden başka bir ses:
“-Büyük çekiliş yaklaştı!..”
Dilenenlerin farkında bile olmadım.Tavşan falcıları,
güvercinlere yem satanlar hep gördüklerimizdi
zaten.Bugün, bu güzel bahar günü gölete de gidebilirdim,
kültür parka da.
Fakat ben, bir bahar düşüyle bu meydanı tercih
ettim.Sebebi de basittir:
Sessizliği çok dinledim.Şimdi içimde bir cevelan,
ruhumda bir coşku var,anlatamıyorum.Belki beni
duyan olur, bir...Arkadaşlarla, dostlarla en çok
burada karşılaştım, buluştum, bu;iki...İmbat’ı
ilk burda tanıdım.Kırk sekiz yarım yıl önce Meltem
tanıştığım yeni bir rüzgardi, bu son sebep.
***
Yetmiş yaşlarına yakın bir adama selamla yaklaştım.Bir
dokundum, yo yanlış anlaşılmasın, bin ah değil;
bir ah işittim:
“-Çocuklarım”dedi “çocuklarım...” “Ömrümü heder
ettim.Ne gelen var, ne giden.Hiçbir şey istemiyorum.Torunlarımı
özlüyorum o kadar.” Başka şeyler de konuştu ama
anlamadım bile.Çünkü ben başka şeyler duymak istiyordum
.Bugün buraya gül ekecektim.Ben konuşacak , herkes
dinleyecekti.Sevgi çoğalacak, sevinçler paylaşılacaktı.İnsanlar
kucaklaşacak, özlem giderecekti.
Akşam yaklaşmıştı.Güneş batmak üzereydi.Fakat
ben, güneşin yarın yine doğacağını
Her yeni günün baslangıç, taze bir hayat olabileceğini
düşünerek teselli buldum.
Naci GÜMÜŞ
|
|
|